
Gençliğimin pıhtısı*
Bir pıhtı düştü aramıza.
Kan rengi hem de kandan.
An rengi belki zamandan.
Düşer düşmez, sesi irkiltti seni.
Önce dikeldin, sallandın ve döndün.
İşte o vakitti gözlerine kavuşmam. Okumaya devam et “Gençliğimin pıhtısı*”
Yoğun
Bir pıhtı düştü aramıza.
Kan rengi hem de kandan.
An rengi belki zamandan.
Düşer düşmez, sesi irkiltti seni.
Önce dikeldin, sallandın ve döndün.
İşte o vakitti gözlerine kavuşmam. Okumaya devam et “Gençliğimin pıhtısı*”
Dünyanın sebeplerine muhtaçsa da aşkımı anlaman,
Taşar gönlümden ve akar sana doğru sevgim ve fedâm.
Ve ben uzaklaşırken senden,
yaklaşırım hasretine.
Ve dönüp bakarsan ardına,
Gel-git misâli doldurur hasretim denizlerini. Okumaya devam et “Yetmedi mi?*”
Seni severek geçecek ömrüm, biliyorum.
Hayır bir ahit değil bu, yahut bir vaat;
En derin hislerin gözüyle görülmüş ufuk…
Gördüğümü sâhib-ul zamandan diliyorum.
Seni severek geçecek ömrüm, biliyorum. Okumaya devam et “Sâhil-i Vuslat*”
İlk sevdamın üzerinden asırlar geçmemişken,
sen geleceksin tatlı ve cüretkâr.
Bir sen olacaksın ölümün kapısı bir ben.
Ne bir çığlık ne bir hissizlik…
Kaybolurken aynalar kaderimin içinde,
ilk senin sesin gelecek aklıma,
ilk senin bakışın. Okumaya devam et “İlk son ne fark eder?*”
Sana; bir çift ölüme sevdalı göz yetmeyecekse;
Hangi güzel, hangi Leyla, hangi Mecnun kurtarır seni?
Sana; patlamaya hazırcasına atan bir kalp yetmeyecekse,
Hangi his, hangi feda, hangi katliam kurtarır seni? Okumaya devam et “Hangi ben?*”